ANKARA - Türk KOBİ'leri için ihracatta yeni umut Afrika pazarı oldu. Türk KOBİ'leri fiyat ve kalite kozunu kullanarak, halen ihtiyaçlarının büyük bölümünü İngiltere, Almanya, Fransa ve İtalya gibi ülkelerden karşılayan Afrika ülkeleri için cazibesini artırıyor. Son dönemde dış satım için yeni pazarlar arayan Türk firmalarının gözü bu kıtaya çevrildi. Özellikle de Kayseri, Denizli ve Gaziantep gibi Anadolu ekonomisinin lokomotifi olan illerdeki KOBİ'ler Afrika çalışmalarına hız verdiler.
Dış Ticaret yetkililerine göre, Türk KOBİ'lerinin ürettiği malların fiyatı, Avrupalılar'ın Afrika'ya sunduğu malların yarısı kadar. Bu fiyat avantajına bir de kalite eklendiğinde Türk firmaları için Afrika'da önemli bir gelecek görülüyor. Türk KOBİ'lerinin, Afrika'da, Çin fiyatına Avrupa kalitesinde makine-ekipman satabilme kabiliyeti dikkat çekiyor. Dış Ticaret Müsteşarlığı "Afrika ülkeleri ile Ekonomik ve Ticari ilişkilerin Geliştirilmesi Strateji" kapsamında bu pazara yönelik önemli açılımlar sağlandı. Libya ile 10 yılı aşkın süre devam eden soğuk ilişkiler ısıtılırken, Sudan ile 5 yıl öncesine kadar donuk halde seyreden ekonomik ilişkiler 800 milyon dolara yaklaşan ticarete ulaştı. Cezayir, Afrika kıtası için adeta bir üs olarak görülürken, son dönemde bu ülkede yapılan fuarlar ve üst düzey ziyaretler bu ülkenin de çok önemli bir potansiyel olduğunu ortaya koydu. Keza Tunus ve Fas ile de son dönemde ilişkiler önemli ölçüde ivme kazandı. Dış Ticaret Müsteşarlığı tüm Afrika'yı hedef seçerken diğer ülkelerle ekonomik ilişkileri dikkate alarak Senegal, Kamerun, Kongo, Gabon, Güney Afrika Cumhuriyeti, Gana, Nijerya, Angola, Sudan, Cibuti, Etiyopya, Kenya, Tanzanya'da da çalışmalarını yoğunlaştırıyor. Türkiye'nin bu pazarda önemli işler yapabileceği öngörüsünden hareket eden Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) tarafından da son aylarda Afrika ülkeleriyle ilgili çok sayıda ayrıntılı rapor hazırlandı.
Türk KOBİ'lerin Afrika'ya yönelik ihracatı yılın 11 ayında yüzde 38 artış gösterdi. KEK toplantısı, fuar ve ticaret heyetinin düzenlendiği Afrika ülkelerine yönelik ihracat ise bu dönemde yüzde 41.5 arttı.
Dış Ticaret Müsteşarı Tuncer Kayalar, Türkiye'nin Afrika'nın yıllık 240 milyar doları aşan dış ticaretinden aldığı yüzde 1.5 düzeyindeki payın, 3 yılda yüzde 3'e çıkaracağını söyledi. Türkiye'nin Afrika'ya ihracatının bu yıl sonu itibariyle 3 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Afrika, ihracatının yüzde 51'ini Batı Avrupa'ya yaparken, ithalatının da yüzde 49'unu bu bölgeden gerçekleştiriyor. Avrupa mallarının fiyatının çok yüksek olması nedeniyle, Türkiye'nin Afrika'daki rakipleri Japon ve Çin malları olarak görülüyor.
En büyük pay Cezayir'in
Bu yılın ocak-ekim dönemi itibariyle Türkiye'nin Afrika ülkelerine ihracatı 2 milyar 385 milyon dolara, bu ülkelerden ithalatı ise 3 milyar 752 milyon dolara ulaştı. Türkiye'nin Afrika'ya ihracatı, 2003 yılında 2.1 milyar dolar, bu kıtadan ithalatı ise 3.2 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. İhracatın yüzde 27'si Cezayir, yüzde 16'sı Mısır, yüzde 12'si Libya, yüzde 10'u Tunus'a yapıldı. İhracatta, yüzde 18 ile tekstil ve konfeksiyon, yüzde 17 ile demir-çelik, yüzde 14 ile makine ve teçhizat, yüzde 10 ile taşıt araçları önemli yer tuttu. Türkiye'nin Afrika pazarında yüzde 1.3, Kuzey Afrika pazarında ise yüzde 2.9 gibi bir payı bulunuyor. Ham petrol ve doğalgaz alımı nedeniyle Afrika'dan ithalatın yüzde 32'si Libya, yüzde 31'i Cezayir'den yapılıyor. Güney Afrika, kömür ve maden ithalatıyla yüzde 10 pay alıyor.
Türk KOBİ'leri, Afrika'nın yıllık 26 milyar dolar olan tarım-gıda ürünleri, 18 milyar dolar olan kimyasal ürünler, 14 milyar dolar olan otomotiv, 10 milyar dolar olan ofis makineleri ve telekomünikasyon, 9 milyar dolar olan tekstil, 6 milyar dolar olan demir-çelik, 3 milyar dolar olan konfeksiyon ithalatından pay almayı hedefliyor.
Dış ticaret konseyleri kurulacak
Türkiye ile Afrika ülkeleri arasındaki tarihi bağların da ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi açısından ivme kazandırıcı bir etken olabileceği ifade ediliyor. Türkiye'nin önündeki bütün bu avantajlara rağmen en büyük dezavantajı ise 53 Afrika ülkesinden sadece 12'sinde diplomatik temsilci ve ticaret müşavirliğinin olması. Çok yakın tarihi bağları bulunmamasına rağmen İran'ın 20, Yunanistan'ın 13 ülkede temsilciliği bulunması Türkiye için bir handikap olarak gösteriliyor.
Halen Türkiye'nin bölgedeki 24 ülke ile ticari ve ekonomik işbirliği anlaşması bulunuyor ve 12 ülke ile Karma Ekonomik Komisyon (KEK) toplantıları yapılıyor. Fas ve Tunus ile serbest ticaret anlaşması imzalandı. Mısır ve Cezayir ile imzalanması gündemde. Öte yandan yürütülen strateji kapsamında Afrika ülkelerinde sürekli ticari temsilin sağlanması için, içinde Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin de (TİM) yer alacağı dış ticaret konseylerinin kurulması hedefleniyor.
Eximbank'tan 300 milyon dolarlık kredi
Türk müteahhitler ise şimdiye kadar Afrika'da, toplam 14.4 milyar dolarlık proje üstlendi. Bu projelerin 12.5 milyar doları Libya'da, 558 milyon doları ise Mısır'da gerçekleştiriliyor. Afrika'da yılda 20 milyar dolarlık müteahhitlik projesi finanse ediliyor. Türkiye, bu pazardan geçen yıl 675 milyon dolar pay alabildi. Bu yıl üstlenilen projelerin ise 1 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Türk firmalarının Afrika'daki müteahhitlik hizmetlerinin finansmanına bakıldığında da, bu bölgede yıllık 20 milyar dolarlık müteahhitlik yatırımının çeşitli şekillerde finanse edildiği görülüyor. Türk Eximbank, Türk müteahhit ve yatırımcıları için, 100 milyon doları Sudan için olmak üzere toplam 300 milyon dolarlık bir kredi pastası ayırdı. Dış Ticaret Müsteşarı Tuncer Kayalar'a göre, bu kredinin kullanımının kolaylaşması için Hazine'nin politik riskleri üstlenmesi gerekiyor.
Türkiye-Kuzey Afrika İş Konseyleri Başkanı Devrim Erol: Afrika'da inisiyatif almalıyız
Türk KOBİ'leri için son dönemde Afrika pazarının önemini giderek artırdığını söyleyen DEİK Türkiye-Kuzey Afrika İş Konseyleri Başkanı Devrim Erol, Akdeniz'in bir ticaret gölü haline gelebileceğini belirtirken, Türkiye'nin Afrika pazarında inisiyatifi eline alması gerektiğini ifade etti. Erol, Afrika pazarı ve Türk KOBİ'lerini DÜNYA'ya değerlendirdi:
"1999'da Barcelona sürecinin bir sonucu olarak AB bütün bu Akdeniz çanağındaki ülkelerle bir nevi serbest ticaret anlaşmasına gitti. Fas ve Tunus hemen parlamentolarından geçirerek uygulamaya başladılar. Cezayir, bunu hâlâ parlamentosundan geçirmedi. Sadece bize değil herkese yüksek gümrük oranlarını kullanıyor. Bizim Gümrük Birliği Anlaşması'ndan dolayı AB'nin tercihli ticaret anlaşması yapmadığı hiçbir ülkeyle masaya oturamadığımız için bize ancak sıra yeni geldi. Afrika çok önemli bir pazar olmasına rağmen 2000 yılından beri gümrüklerini indirmekte olan Avrupalılar'a göre ne kadar işçilikte ve girdilerde ucuz kalırsanız kalın belirli bir müddet sonra yüzde 30'luk gümrük bariyerleriyle rekabet etmeniz güçleşiyor tabi ki. Fas'la geçen nisanda bir ticaret anlaşması imzalandı. Parlamento açılır açılmaz STA'yı bizim parlamentomuzdan geçirdik. Fas'ın onayını bekliyoruz. Fas'la işler yoluna girdi gibi. Dış Ticaretten Sorumlu Bakanımız Tunus'la anlaşma imzaladı. Onun da onay süreci var. Bütün bunlar iyiye alamet. Bu ülkeleri sadece kendi başlarına değerlendirmemiz lazım. Kara Afrika'ya geçişte bunlar önemli birer kapı. Kuzey'deki ülkelerle birbirimizi kara Afrika'ya göre daha kolay anlıyoruz. Güneye Fas ve Tunus gibi partnerlerimizle inersek bizim için daha kolay olur diye düşünüyoruz.
Tunus'a direkt sefer var. 2 saatlik bir uçuş. Fas'a programa alındı. Cezayir başlı başına bir olay. 40 milyar doları bulan döviz rezervi var. Petrol fiyatlarındaki her artış Cezayir'in girdisinde artışlara neden oluyor.
Cezayir kendine has bir ülke. Türkiye ile çok yol alan bir ülke. Bugün yaklaşık 120'ye yakın ülke kendi ofisini açmış durumda. İki ülkenin çok ciddi bavul ticareti de var. Bunun hem olumlu hem de olumsuz tarafları var.
Cezayir'deki pazar çok büyük. Bu ülkedeki yüksek oranlar insanları kayıt dışına doğru itiyor. Bunu Cezayirli dostlarımıza da söylüyoruz.
Kuzey Afrika çok önemli, mutlaka olmamız gereken bir band. Büyük avantajlarımızın olduğu bir bölge. Bir alternatif pazar olarak mutlaka değerlendirilmeli ve kullanılmalı.
AB tabiki güçlü büyük bir pazar ama kendi sistemlerinin dışında taviz vermiyorlar. Siyasi alınganlıklar, kırılganlıklar etkili olabiliyor.
Dış ticareti tek müşteriye dayamanın Türkiye için çok doğru olmadığını hepimiz biliyoruz. Onun için alternatif pazarlar üzerinde hepimizin çalışması lazım. Afrika da koskoca ve ticarete aç bir kıta. Son 1-2 yıldır Türk şirketleri bu bölgede büyük gelişim sağladılar. Akdeniz bir ticaret gölü haline gelebilir. Onun için burada bir inisiyatif almamız gerekiyor. "
Türkiye-Afrika ülkeleri ticari ilişkileri (Bin Dolar)
2002 2003 Ocak-Ekim 2004
İhracat 1 696 656 2 111 166 2 385 957
İthalat 2 696 177 3 243 984 3 752 324